Tuesday, October 12, 2010

Hayat Mezarda, Stratis Mirivilis (1930)

Midilli'li Stratis Mirivilis'in (1890-1969) gözden geçirilmiş baskısı 1930'da çıkmış Hayat Mezarda* romanını Dr. Kriton Dinçmen çevirisiyle okudum. Görünüşe göre başka bir çevirisi de var [1]. Yazar, 1912-22 arasını savaşarak geçirmiş görünüyor: Balkan Savaşları, 1. Dünya Savaşı ve ardından Yunanistan'ın Anadolu'yu işgaline katılmış. Eser, yazarın 1. Dünya Savaşı'nda Makedonya Cephesi'nde savaşırken yasadıklarına dayanıyor: Fransa'nın desteklediği Yunanistan Almanya'nın desteklediği Bulgaristan ile azap verici siper savaşları yapmaktadır. Roman, savaşta alev makinesiyle yanarak ölen Çavuş Andonis Kuçulas'ın anılarından oluşuyor ve Yunanistan'da iki defa uzun süre yasaklanmış. Genel olarak "yönetici" sınıf mensupları pek vasat ve sığ olarak resmedilmiş. Özellikle Midilli Ada Tümeni komutanı "Balafaras" lakaplı General göbekli, iri yapılı, gösteriş seven ve askerlerinin yaşamıyla ilgisiz pek vasat birisi olarak neredeyse karikatür gibi duruyor.

Ege hasreti, firar edenler, kurşuna dizilenler, yoğun topçu saldırıları...Roman, I. Dünya Savası’ndaki siper savaşlarıyla ve o dönemle ilgili ayrıntılarla dolu:

s.129: "Alman tayyarecilerin asker grupları üzerine attıkları demirden ok demetleridir."

s.246: [Bir askere karısından gelen mektuptan alıntı] "... paralar tükendi ve simdi ekmekten yoksunuz. Dört gündür kü, Avranitis'in fırınından ekmek alamıyoruz. Ağırına gitmesin...veresiye almaya son gittiğim defa göz kırptı ve bana dedi: önce sen, bir ara yukarıya çık da ödeşelim sonra da gene veresiye sana yaparım. Allah onun belasını versin...Yeğen Stavriça'nın eliyle sana yazan ben karın Asimenia ve sana buse veriyorum."

s.248: [Firar ettiği sanılan mükemmel asker Zafiru'nun cesedi Fransızlardan kalan fosseptik çukurunda bulunur] "... çukuru tepelemesine doldurduk. O zaman da, bir emir çıktı: angaryaya erler çıkacak, eski tahtaları çekip yan tarafa açılacak yeni bir çukurun üstüne koyacak. Aynı angarya ekibi de, eski çukuru taş ve toprakla doldurup tıkayacak. Laf!..taşları uzaktan getirmek gerek...Öyle olunca da, askerler, ...yasak savarcasına çukuru sadece toprakla örtmüşler...Zafiru işemek için helaya gider. O akşam hepimize konyak dağıtmışlardı...Yeni helaya gideceğine , dosdoğru eskisine gider...Dosdoğru dibe!...boklarla tıkanmış olarak can vermiş....Balafaras'ın şöyle yazdığını düşün: 'Zafiriu müttefik Yunan-Fransız bokları ile kahramanca cebelleşerek ölmüştür. Ve, maalesef şerefli ölüm anında ağzı tıkalı olması nedeniyle 'yasasın vatanımız' diye bağıramamıştır...' "

s. 273: "Başka bir gece Fikos, basının yarısı tıraş olmuş gibi uyanmıştı; basta, herkes bunun bir saka olduğunu zannetti; ancak, biraz sonra, Fikos'un yağ kandilinin tam altında uyumuş olması nedeniyle, kandilden damlayan yağın genç çocuğun saçını üstünde kuruduğu, ve farelerin saçın yağlı kısmını yemiş oldukları anlaşıldı."

s.279: [Bulgar siperlerinden gelen] "Türkçe şarkının sözlerini, biz adalılarla Anadolulular iyi kötü anlıyorduk. Ve, bizlerde şarkıyı kalplerimiz de söyledik...İkinci kez o güzelliği tatmamızdan sonra, üstçavuş bir gece devriyesine, Bulgar tellerine vardıklarında, oraya asmak üzere ve kalın Latin harfleri ile "achk olsun, merakli kardach" yazılı bir levhayı verdi...[Şiddetli bir Fransız topçu saldırısından sonra] Şarkıya gelince...bir daha hiç duyulmadı. Karşıdaki şarkı öldürüldü. Kaç defa ön siper tümsekliğine tırmandık...her gece yerlerimizi alıp bekliyorduk...Bir daha...hiç...ama hiç o şarkıyı duymadık."

s.280: "Türkçe bilen pek çok Ayvalıklı ve Edremitli arkadaş yavaş yavaş abrimize sızıp [Firar edip Yunan siperlerine kaçan Bulgar asker] Petrof'un ağzından firar öyküsünü öğrenmeye geliyorlar. O da üşenmiyor ve her yeni gelene yeniden bastan aşağı tüm ayrıntıları ile anlatıyor."

s. 285: "Kendisi [Onbaşı yardımcısı Dimitratos] üç çocuk babası ve evlidir. Birgün karısına söyle bir mektup yollamış. "Sevgili karım. Dört çocuk babası olan askerler siperden kurtulurlar...ne yapıp yap, bir an önce bizim çocukların sayısını tamamla...Sonuç: gönüllü deyyusluk, gönülsüz ölümden evladır...Kasap Apostal'a git ve bu hususta bana yardımcı olması için benim de ricacı olduğumu söyle...Şayet de, -inanmıyorum, ya - bu konuda zorluk çıkaracak olursa, benim de, -simdi ilk kez açıklıyorum- kendi izni olmadan kendisine aynı yardımı yapmış olduğumu söyle. Tereddütleri varsa, Mirgula'ya sorarsa öğrenir..." Sansür, mektubu Alay'a göndermiş."

s.333: "Bölüğün ve bütün alayın içinde tuhaf bir skandal patladı. Dünden beri herkes bundan söz ediyor. Arkadaşım Dimitratos'un siperimizde [para karşılığında] hasta ve sakat üretmekte olduğu anlaşıldı....Soruşturmayı yürüten üsteğmen, hem sırt çantasını hem de yuvasını karıştırmış. "İş"ine ait pek çok ıvır zıvıra rastlamış...Kükürtlü öyle sigaraları vardı ki, hekime ciddi bir hastalığı düşündüren arazlı bir öksürüğe neden oluyordu. Erler kendisine "usta" takma adını vermişler ve hiçbiri kendisini ihbar edemiyormuş."

Ufak tefek Türkçe hataları kitabin tadını biraz bozsa da [2] Egeli bir yazarın 1. Dünya Savası’nı resmedişi kesinlikle okumaya değer.

* Hayat Mezarda! Savaşın Kitabı, Stratis Mirivilis , Çev. Kriton Dinçmen, Arion Yayınevi, 2.Baskı, İstanbul, 2006 [Kitabın adı kapakta "Hayat Mezarda! gençlik siperlerde -savasın kitabı-", iç sayfalarda "Hayat Mezarda!..", "Hayat  Mezarda!.. -Savasın Kitabı-" ve Arion Yayınevi web sitesinde "Hayat Mezarda" olarak görünüyor.]
[1] Mezarda Hayat, Stratis Mirivilis , Çev. Nevzat Hatko, Can Yayınları, 1.Baskı, İstanbul, 2008 [Bu başlık romanın İngilizce adı "
Life in the Tomb" ile uyumlu gibi duruyor]
[2] Örneğin s.337'de "istdiğimin" sanıyorum "istediğinin" olacak.

No comments: